Avukat Profil Resmi

Miran Legal

Avukat

29.03.2022

Türk Hukukunda Marka Kavramının Genel Değerlendirilmesi

Marka, bir teşebbüsün ürettiği veya ticaretini yaptığı malları ya da sunduğu hizmetleri diğer teşebbüslerin ürettiği mal veya sunduğu hizmetlerden ayırt etmeye yarayan işaret şeklinde tanımlanabilir.
 
            Bir markadan söz edilebilmesi için marka olmaya uygun bir işaretin bulunması, işaretin tescil ettirilmek istenildiği mal veya hizmetlerin belli olması, bu işaretin sicilde gösterilebilir olması ve markanın ayırt ediciliğinin bulunması gerekmektedir.  
 
            Markanın Türk Patent Ve Marka Kurumu Nezdinde Tescili 
            Türk hukukunda, marka kullanabilmek için markayı tescil ettirme zorunluluğu mevcut değildir. Ancak 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun(SMK) getirdiği marka korumasından yararlanabilmek için markanın tescil edilmesi gerekmektedir. Tescilli olmayan markaların ise korunması yine genel hükümler kapsamında mümkündür. Markanın koruma süresi, tescil başvuru tarihinden itibaren on yıldır. 
 
            Markaların tescili için Türkiye’de yetkili kurum Türk Patent Ve Marka Kurumu’dur. Uluslararası başvurular sebebiyle doğrudan kurum nezdinde yapılmayan başvurular istisna olsa da başvurunun Kurum nezdinde yapılması asıl kuraldır. 
 
            Kimler Tescil Başvurusunda Bulunabilmektedir?
            Marka tescil başvurusunda bulunabilecek kişiler; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yerleşim yeri olan veya sınai ya da ticari faaliyette bulunan gerçek veya tüzel kişiler, Paris Sözleşmesi veya Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşması kapsamında başvuru hakkına sahip kişiler ile devletlerin karşılılık ilkesi uyarınca hak sahibi olan kişilerdir. Bununla birlikte Türkiye’ de yerleşim yeri olmayan kişilerin ancak vekilleri aracılığıyla işlem yapması mümkündür.
 
            Başvuru Ve Başvurunun İncelenmesi Usulü
            Kurum tarafından yayınlanan marka tescil başvuru formunun ve ilgili kanun ile yönetmelikte belirtilen gerekli bilgi ve belgelerin kuruma ibrazı ile başvuru yapılmaktadır. Bu belgeler;
 
a) Başvuru sahibinin kimlik ve iletişim bilgileri,
b) Marka örneği,
c) Başvuruya konu mal veya hizmetlerin listesi,
ç) Başvuru ücretinin ödendiğini gösterir dekont,
d) Başvuru, ortak marka veya garanti markası için yapılmışsa 32 nci madde kapsamında düzenlenmiş teknik şartname,
e) Rüçhan hakkı talebi varsa rüçhan hakkı talep ücretinin ödendiğini gösterir bilgi,
f) Marka örneğinde Latin alfabesi dışında harf veya harfler kullanılmışsa bunların Latin alfabesindeki karşılığıdır.
 
Başvurunun şekli acıdan incelenmesinden sonra şekli olarak bir eksikliğin olmadığına karar verilirse başvuru kesinleşmektedir. Şekli bir eksikliğin tespiti halinde ise bu eksikliğin türüne göre Kurum tarafından başvuru reddedilmekte ya da iki ay süre verilerek eksikliğin giderilmesi istenebilmektedir. Kurum tarafından şekli incelemeden sonra markanın esastan incelenmesi aşamasına geçilmektedir. Bu aşamada markanın, SMK m.5 hükmünde sınırlı olarak sayılan mutlak ret nedenlerine bir aykırılığı olup olmadığına bakılmaktadır. 
 
Eğer ki herhangi bir aykırılık mevcut değilse, başvuru marka bülteninde ilan edilir. Başvurunun marka bülteninde ilanı ile beraber 2 aylık itiraz süresi de başlamış olur. Markanın ilanından sonra söz konusu itiraz süresinin amacı, markanın tescilini engelleyen nispi ret nedenleri varsa ilgili kişiler tarafından ileri sürülmesine imkân tanımaktır. Çünkü söz konusu nedenler, Kurum tarafından resen dikkate alınmamaktadırlar. Nispi ret nedeni, tecil başvuru yapılmış bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, diğer marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalidir. Bu süreç içerisinde ilgili kişiler tarafından itiraz edilmesi halinde; iki seçenek mevcuttur. Kurumun ilgili birimi tarafından itirazların haklı olduğunun tespit edilmesi durumunda, itiraz kabul edilir ve  başvuru reddedilir. Eğer ki Kurum tarafından itirazlar yerinde görülmezse itirazlar reddedilir. Her iki durumda da başvuru sahibinin ya da itiraz eden ilgili kişilerin söz konusu karara Kurum nezdinde tekrardan itiraz hakları mevcut olmaktadır. İkinci itirazlar sonucunda Yeniden İnceleme Ve Denetleme Kurulu’nun verdiği karar ise nihai karardır. Kurumun nihai kararına karşı ancak iptal talebi ile mahkemeye başvurulabilmektedir.
 
Eğer ki Kurum tarafından mutlak ret nedenlerinden birinin veya birkaçının tespiti ile başvurunun reddi yönünde bir karar verilirse bu durumda ilan gündeme gelmez. Başvuru sahibine söz konusu durum bildirilir ve bu defa başvuru sahibine bildirim tarihi itibariyle itiraz süreci başlamış olur. Burada da ikinci itiraz sonucunda verilen karar nihai olup ancak iptal talebi ile mahkemeye başvurulabilmektedir. 
 
Yapılan itirazlar sonucunda veya hiç itiraz olmadığı durumlarda tesciline karar verilen markalar, tescil edilir ve marka bülteninde ilan edilir. Ancak Kurum tarafından verilen tescil kararı, markanın aynen tescili şeklinde olabileceği gibi bir kısım mal ve/veya hizmetler bakımından da olabilmektedir. 
 
Marka Hakkına Tecavüz Halleri
Tescilli bir markanın kullanılması hakkı yalnız marka hakkı sahibine aittir. Marka hakkı sahibinin izni olmaksızın markanın haksız ve hukuka aykırı kullanımı durumunda ise marka hakkına tecavüz gündeme gelmektedir. Kanunun ilgili maddesinde marka hakkına tecavüz oluşturabilecek haller sayılmıştır. Peki marka hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi bu durumda ne yapabilir?
 
Marka hakkı tecavüzü hallerinde somut duruma göre; fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti açılacak tespit davası ile mahkemeden istenebilmektedir. Eğer ki marka sahibi, tecavüz fiilleri başlamadan önce bu durumun farkındaysa bu durumda muhtemel tecavüzün önlenmesi davası ikame edilebilmektedir. Hali hazırda başlamış bir tecavüz fiilinin mevcut olması halinde ise, tecavüz fiilinin durdurulması veya söz konusu tecavüz fiilinin etkilerinin devam eder nitelikte olması halinde ise tecavüzün kaldırılması talebi ile dava açılabilmektedir. Marka hakkına tecavüz halinde; ürünlere veya araçlara el konulması talebi, imhası talebi, mülkiyet hakkı tanınması talebi, ihtiyati tedbir talebi, gümrükte el koyma talebi, gibi talepler de şartları oluşması halinde ileri sürülebilmektedir. 
 
Marka hakkına tecavüz söz konusu olduğunda ileri sürülebilecek bir diğer talep de şartları oluşmuşsa tazminat talebidir. Söz konusu tecavüz fiili sebebiyle fiili bir zararı ya da yoksun kalmış olduğu kârı mevcut olan kişi maddi tazminat talebinde bulunabilmektedir. Yine şartlarının mevcut olması halinde kişinin manevi tazminat talebinde bulunması da mümkündür. Burada farklı olarak istenebilecek bir diğer tazminat çeşidi ise itibar tazminatıdır. Marka hakkına tecavüz eden tarafın markanın kötü şekilde kullanılmasıyla bir itibar kaybı meydana gelmişse marka hakkı sahibi itibar tazminatı talebinde de bulunabilmektedir.
 
Markanın Harkının Sona Erdiği Haller
1-     Markanın Hükümsüzlüğü
Mahkemece markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesinin çeşitli sebepleri olabilir. Bu sebepler, markada mutlak ve nispi ret sebeplerinin varlığı bulunmasına rağmen tecil edilmiş olması halleridir. Bu hallerin varlığının kabulü ile mahkemece markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi halinde, markaya Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında verilen koruma istisnai haller haricinde hiç doğmamış sayılmaktadır. Kararın kesinleşmesinden sonra mahkeme söz konusu hükümsüzlük kararını Kurum’a resen göndermekte, Kurum tarafından marka sicilden terkin edilerek bu durum Bültende yayımlanmaktadır. 
 
2-     Markanın İptali
Markanın hükümsüzlüğünden farklı olarak markanın iptali durumunda bu karar geçmişe yönelik sonuç doğurmamaktadır. Yine markanın iptali, hükümsüzlükten farklı olarak öncelikle Kurumdan talep edilebilmektedir. Ancak Kurum tarafından verilen karar nihai olmadığından verilen karara karşı yine yargı yoluna başvurulabilmektedir. Burada da kararın kesinleşmesinden sonra Kurum tarafından marka sicilden terkin edilerek bu durum bültende yayımlanmaktadır. 
 
Markanın, Sınai Mülkiyet Kanunu madde 9 kapsamında beş yıl süre ile kullanılmaması, marka sahibinin gerekli önlemleri almaması sebebiyle tecilli markanın zamanla tescil edilmiş olduğu mal ve hizmetler bakımından yaygın bir isim haline gelmiş olması, yine gerekli önlemlerin alınmaması sebebiyle markanın yanıltıcı hale gelmesi, garanti markalarında veya ortak markalarda markanın teknik şartnameye aykırı kullanımı hallerinde de marka iptal edilebilmektedir. 
 
3-     Markanın Yenilenmemesi
Markanın on yıllık koruma döneminin sona erdiği tarihten önceki altı ay içerisinde yenilenmesi ve ilgili belgelerin Kuruma sunulması gerekmektedir. Bu dönemde veya en geç verilen ek süre içerisindeki dönemde markanın yenilenmemesi halinde markanın iptaline karar verilebilmektedir. 
 
            Marka Hakkının İleri Sürülmesi 
            Marka hakkına tecavüz veya markanın hükümsüzlüğü söz konusu olduğunda, tecavüz kapsamında bazı tedbirlerin uygulanması veya ceza verilmesi durumlarında hakkın ileri sürülmesi dava yolu ile mümkün olabilmektedir. Bununla birlikte markadan kaynaklanan hakların ileri sürülmesi için kanunen dava dışı alternatif çözüm yollarına başvurulabildiği durumlarda bu yollara başvurmak kimi zaman daha avantajlı olabilmektedir.
 
            Arabuluculuk, tahkim ve bazı durumlarda ihtarname gönderilmesi marka hakkının mahkeme dışında ileri sürülebileceği alternatif yollardır. Belirli bir paranın ödenmesine ilişkin bir talebin mevcut olması halinde, örneğin markanın tecavüzü sebebiyle açılacak tazminat davalarında ise arabuluculuk yoluna başvurma bir dava şartı olarak zaten zorunlu tutulmaktadır. 
 
            Marka Hakkına Tecavüz Suçu
            Marka hakkına tecavüz halinde, marka hakkına tecavüz fiilinin bir suç da oluşturması sebebiyle tescilli olan bir marka için cezai yaptırımlar da söz konusu olabilmektedir. Bu suçların soruşturulması ve kovuşturulması ise şikayete tabi olup şikayet süresi 6 aydır. 
 
            Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz edilerek mal üretilmesi veya hizmet sunulması, satışa arz edilmesi, ithal/ihraç edilmesi, ticari amaçla satın alınarak bulundurulması, nakledilmesi veya depolanması, marka koruması olan işaretin yetki olmadan kaldırılması, kişinin yetkili olmamasına rağmen marka ile ilgili hukuki tasarrufta bulunması halleri marka hakkına tecavüz suçunu oluşturmaktadır. Söz konusu tecavüz suçlarının cezası, hapis ve adli para cezası şeklindedir. Tüzel kişiler bakımından ise ayrıca özel güvenlik tedbirleri söz konusu olmaktadır. 

Faaliyet Alanından Diğer Yayınlar

Sektörden Yayınlar